top of page

Duvar Saati

  • Yazarın fotoğrafı: Birhan Çeviren
    Birhan Çeviren
  • 10 May
  • 2 dakikada okunur

Zaman, içinden geçtiğimiz sürece göre değişiklik gösteriyor. Ruh halimiz zaman algılarımızla oynayabiliyor. Mutlu bir anımızda zamanın hiç geçmemesini, kederli bir anımızda ise hemen geçmesini arzuluyoruz. Beklediğimiz şey hoşumuza gidecek bir durum arz ediyorsa hemen vuslatı; hoşumuza gitmeyen bir durum arz ediyorsa, hiç gelmemesini isteyebiliyoruz. İnsanoğlunun zamana yaklaşımında bir bencillik yatıyor gibi…

Aslında toplum olarak zamana kıymet veriyoruz. Hemen hemen gittiğimiz her yerde girdiğimiz her ortamda ‘duvara asılı bir saat’ görmemiz bu duruma işaret olsa gerek. Buralar bazen bir cami, bazen bir kafe, bazen de bir ev ortamı; hiç yoksa kolumuzda veya telefonumuzda zaten varlar. Gündelik hayatın her alanının zamanla ilişkili olması hatırlatma araçlarını kullanmamızı önemli hale getiriyor.

Keşke hayatımızda ‘eşya’ olarak da yer kaplayan bu saatler bizleri tefekküre yönlendirebilse. Saat, bulunduğumuz ortamda sorgulama yaptırmalı. Buradayım! Ama hakikaten burada olmam gerekiyor mu? Buradayım! İlgilendiğim şeyin bana faydası var mı? Buradayım! Bulunduğum yerden daha iyi bir ortam seçemez miyim?... Bu sorgulamaları çoğaltabilirsiniz. Neticede ulaşacağınız tek bir nokta var o da her neyle meşgul olursan ol zamanı durduramıyorsun, geri alamıyorsun. Akıp gidiyor. Zamanı yöneterek anın içinde kalmak da sana kalmış, seyirci kalmak da.

‘En büyük sermaye zamandır’ diye bir cümleyi dıuymuşsunuzdur. Kullanım hakkı tamamen insanoğluna ait. Satın alamıyorsun. Kurcalayıp ileri geri oynayamıyorsun. İzlemişsinizdir, In time diye bir sinema filmi var. Bu gibi film senaryolarında gördüğümüz, zamanın kişiler arasında alıp verilebilmesi mevzusu mümkün olsa çok farklı paradigmalar oluşturacağı kesin. Çok şükür ki böyle bir şey yok. Ama kişilerin maddi durumlarına göre zamanı nerede nasıl değerlendirebilecekleri değişiklik arz ediyor. Temel ihtiyaçlarını karşılamak için bir ay boyunca zamanını çalışarak geçirenlerde mevcut, bir günlük çalışmasıyla bir aylık ihtiyacını karşılayanlarda. İkisine de saygı duymak önemli. Ama ikisinden de aynı oranda mutluluk beklemek hayal dünyasında yaşamak olurdu.

Kısa zamanda çok iş başarabilmek için zamanı yönetmeyi bilmek gerekir. Aceleci olmadan ama gevşeklikte göstermeden elinden gelenin en iyisini yapmak için çaba gösterilmeli. Duymuşsunuzdur TED diye iki yılda bir, Abd merkezli; alanında uzman kişilerin bilgi paylaşımı için yaptığı konferanslar vardır. Bu yerelde yapıldığı zaman da ismine TEDx demişler. Kanaatimce ülkemizde gerçekleştirilen en iyi TEDx konuşmalarında ilk üçü zorlayacak Mümin Sekmandan konumuz bağlamında şöyle bir ifade aktarayım ‘Başarının bedelini bir dönem için ödemeyenler, başaramamanın bedelini bir ömür boyu öderler.’ Evet zamanını bu doğrultuda yönetmeyi göze alanlar geleceği inşa edenler olacaklardır.

Teşekkürler.

ree

 
 
 

Yorumlar


© 2035 by Train of Thoughts. Powered and secured by Wix

bottom of page